Kahvaltının ardından Vietnam’ın kültürel kalbi, zarif başkent Hanoi’yi keşfetmek üzere yola çıkıyoruz. Bin yıllık tarihi, Fransız kolonyal izleri, tütsü dumanlarıyla dolu tapınakları ve enerjisi hiç azalmayan sokaklarıyla Hanoi; geçmişin dinginliğiyle bugünün canlılığını bir arada sunan büyülü bir şehir. Günün ilk saatlerinde kentin simgesi olan Hoan Kiem Gölü çevresinde yürüyüş yapıyor, sabahın erken saatlerinde burada egzersiz yapan yerel halkın arasında Tai Chi ritüellerine tanıklık ediyoruz. Ardından kırmızı köprüsüyle bilinen Ngoc Son Tapınağı’na geçerek gölün ortasında bir başka dünyanın içine adım atıyoruz. Daha sonra Hanoi'nin en hareketli bölgesi olan Eski Şehir sokaklarına yöneliyor, geleneksel üç tekerlekli rikşalarla kısa ama unutulmaz bir gezinti yapıyoruz. Bu dar sokaklarda koloniyel binalar, baharat kokuları, kurutulmuş çiçekler ve renkli tabelalar arasında geçmişin ve bugünün dansına tanık oluyoruz. Bugünkü programda klasik ziyaretlerin dışında bir rota izliyor; şehrin gerçek dokusuna daha fazla temas ediyoruz. Gezimizin sonunda otele dönüyor, akşam saatlerinde dileyen konuklarımızla Hanoi’nin sokak lezzetlerini ve gece pazarlarını keşfetmeye devam ediyoruz. Geceleme Hanoi’de.

Bugün Hue’nin tarihine ve görkemine daha yakından dokunuyoruz. Kahvaltının ardından ilk durağımız, Vietnam’ın son imparatorluk hanedanlığı olan Nguyen Hanedanı’nın izlerini taşıyan İmparatorluk Sarayı (Citadel). Çin mimarisiyle Fransız etkisinin iç içe geçtiği bu devasa kompleks, görkemli kapıları, tören salonları ve lotus havuzlarıyla geçmişin ihtişamını bugüne taşıyor. Ardından şehrin dışında, doğa ile tarihin iç içe geçtiği alanda yer alan iki önemli anıt mezarı ziyaret ediyoruz: zarif mimarisi ve detaylı taş oymalarıyla Kral Khai Dinh’in Mozolesi ile şiirsel bahçeleri ve huzurlu atmosferiyle Kral Tu Duc’un Mezarı. Her iki yapı da hem bir mimari şaheser hem de Vietnam’ın ruhani tarihine açılan birer kapı. Öğle yemeğimizin ardından otelimize dönerek kısa bir dinlenme molası veriyoruz. Akşamüstü havalimanına geçiyor, saat 17:40’ta Hue’den kalkacak iç hat uçuşumuzla Vietnam’ın güneyindeki enerjik metropol Ho Chi Minh City’ye (Saigon) doğru yola çıkıyoruz. Varışımızın ardından otelimize transfer oluyor ve günün yorgunluğunu, akşam yemeği sonrası rahat bir geceyle geride bırakıyoruz. Geceleme Saigon’da.

Kahvaltının ardından Vietnam’ın en büyük ve en dinamik şehri Ho Chi Minh City’yi keşfetmek üzere güne başlıyoruz. Eski adıyla Saigon olan bu şehir, Fransız kolonyal mimarisi, tropikal dokusu ve modern yaşamın iç içe geçtiği canlı sokaklarıyla büyüleyici bir kontrast sunar. İlk olarak Fransız döneminin zarif izlerini taşıyan Notre Dame Katedrali’ni ve hemen karşısındaki görkemli Merkez Postane Binasını görüyoruz. Ardından şehrin siyasi geçmişine tanıklık edeceğimiz Yeniden Birleşme Sarayı (Reunification Palace) ziyaretimizle devam ediyoruz. Sarayın koridorlarında Vietnam Savaşı’nın izlerini, toplantı salonlarında ise bir dönemin soğuk savaş atmosferini hissediyoruz. Turumuzun ardından öğle saatlerinde şehir merkezinde serbest zaman sunuyoruz. Dileyen misafirlerimiz Saigon’un modern alışveriş merkezlerini gezebilir, sokak kafelerinde vakit geçirebilir ya da koloniyal mimarili caddelerde kendi keşiflerine çıkabilir. Akşam saatlerinde yerel bir restoranda alacağımız akşam yemeği ile bu kozmopolit günümüzü keyifli bir şekilde noktalıyoruz. Geceleme Saigon’da.

Bugün Vietnam’ın en çarpıcı tarihi deneyimlerinden birini yaşamak üzere sabah erkenden yola çıkıyoruz. Şehrin yaklaşık 1,5 saat dışında yer alan Cu Chi Tünelleri, Vietnam Savaşı sırasında direnişçilerin inşa ettiği ve yıllarca yaşadığı yer altı tünel ağı ile dünyaca ünlüdür. Savaşın fiziksel koşulları kadar psikolojik yönünü de gözler önüne seren bu etkileyici sistem, mutfaklardan hastanelere, sığınaklardan tuzaklara kadar her detayıyla adeta bir yer altı şehri gibidir. Rehberimiz eşliğinde yapacağımız gezide tünellerin içine girerek, savaş döneminde halkın nasıl hayatta kaldığını yerinde görüyor, hikâyeler eşliğinde derin bir tarihsel bağ kuruyoruz. Turun ardından Saigon’a dönerek öğleden sonrayı serbest zaman olarak değerlendiriyoruz. Dileyen misafirlerimiz pazarları gezebilir, geleneksel el sanatlarına göz atabilir ya da şehrin egzotik sokak lezzetlerini deneyimleyebilir. Bu serbest zaman, seyahatin başından bu yana biriktirilen izlenimleri sindirmek ve kişisel anılarla tamamlamak için güzel bir fırsat sunuyor. Akşam saatlerinde otelimize dönerek dinleniyoruz. Geceleme Saigon’da.

Bugün Güneydoğu Asya’nın kalbini besleyen, hayatın suyla aktığı bir coğrafyada, Mekong Deltası'nda unutulmaz bir güne uyanıyoruz. Sabah kahvaltısının ardından otelden ayrılıyor ve bereketin simgesi olan Mekong Nehri’nin kollarında yapılacak etkileyici bir tekne turu için deltaya doğru yola çıkıyoruz. Bu büyüleyici bölgede, suyun üzerinde kurulu köylerden geçen teknemizle, geleneksel teknelerde satış yapan pazarcıları, palmiye ağaçlarıyla örtülü dar kanalları ve sazdan yapılmış evleri gözlemliyoruz. Rehberimizin anlatımları eşliğinde hem doğaya hem kültüre daha da yakınlaşıyor; Vietnam kırsalının dinginliğini hissediyoruz. Deltadaki gezimiz sonrası, öğle saatlerine doğru Saigon’a dönüyor ve havalimanına transfer için hazırlıklarımızı tamamlıyoruz. Akşam saatlerinde yapılacak uçuşla bu masalsı üç ülkeye veda ederken, geride unutulmaz manzaralar, dostça sohbetler, mistik kokular ve rengârenk anılar bırakıyoruz. Türk Hava Yolları ile gerçekleştirilecek dönüş uçuşumuzda, yol boyunca belleğimizde kalan güzelliklerle baş başa kalıyor ve bu benzersiz coğrafyayı bir gün yeniden görmek ümidiyle yolculuğumuzu tamamlıyoruz. Ho Chi Minh City 22:15 - İstanbul 05:25 (TK-163)